4.09.2009

KUKUN KURUSUN ANİTA BLAKE



Kardeşim; Balım Böceğim’in sayesinde Laurell K. Hamilton’ın serisine başladım. Başlamaz olaydım… Hangi gaflet anına denk gelip de “Taağamm lan ver okuyacağım. “ dediysem artık. O gün bugündür gecem gündüzüme karıştı, gözlerim pörtledi, resmen ebemin damını gördüm.
Şimdi diyeceksiniz ki “Vaayyy demek süper bi korku serisi, edebiyat şaheseri ”. Yok, yeminle alakası yok. Kıytırıktan vampirli kurt adamlı bi seri. Çekirdek çitletmekle aynı zihniyette okunuyor. Ama o seride yarattığı adaleli, muhteşem yüzlü iki edebiyat eseri var ki oy aman aman sabahlar olmasın, ortam hep alacakaranlık kuşağı tadında kalsın. O derece edebiler yani. Şimdi kitabın 3 ana karakterini ben size tanıtayım ki edebiyat dünyasına katkım olsun, Allah katında yerim yükselsin. Ya da vampir katı mı deseydim.

Anita Blake: Vampir avcısı, cellat, nekromensır, animatör(Yok kendisi atlayıp zıplamıyor, ölüleri diriltiyor).
Heh buraya kadar her şey güzel, her tarafından ulvilik akıyor ama gelin de bir bana sorun anacım. Kaşarın önde gideni. 2000 küsur sayfa evlenmeden vermem, canavara vermem, vampire vermem, börtüye vermem, böcüğe vermem diye diye hem gül gibi kurtadam Richard Zeeman’ı, hem de en büyük aşkım vampir Jean-Claude’u süründürüyor bu şırfıntı. Ama ne oldu? Richard’dan nişan yüzüğünü kaptı. Kaptı da ne oldu? Bu hatun tam 2000 küsur sayfa 2 elemanla da öpüştü koklaştı, emdirdi ama bir tek gömdürmedi. Telef oldum okurken “Ay ne zaman şey etcekler?” diye. Neyse efenim… Ben bunların en sonunda evlenip mini mini birleri olacak diye beklerken bir de ne olsun? Richard’la nişanı bozdu, Jean-Claude’a çatır çatır verdi kukusu kuruyasıca. İffetsizliğine değildir lafım, tamam ona da var ama Jean-Claude’a verdi lan! Ben onu kahraman belleyip romanlarının peşinden koşturdum ama o gitti beni sırtımdan vurdu. Pes! Yine neyse diyor ve konuya devam ediyorum. İlerleyen kitaplarda gruba falan takılıyor diyorlar, bilmiyorum artık okuyup göreceğiz. 2 taş gibi adamın dibin düştüğü pigmeden acık uzun kahramanımızın fiziğinin mükemmel, yüzünün bebek gibi olduğunu sanıyorsunuz değil mi? Sanmayın. son derece sıradan bir tipi var sıçtığımın karısının. Ha bu arada korkağın önde gideni. . Hani bakmayın siz cellat falan dendiğine, vampir infazcısı olduğuna. Normalde her olayda üç bucuk atıyor bunun dötü. Yusuf yusuf böyle. Ama ne zaman ki bir vampir görüyor, sanki Mandrake’nin sihirli değneği değiyor hatuna. Birden böle bir güç algılamalar, yok ölünün götüne pamuk tıkamalar falan. Anita geç bunları anacım yemiyoruz biz o ayakları. "Yiyemediğin çükün altına girme" diyerek insanlık görevimi yerine getiriyor ve diğer kahramanımıza geçiyorum.

Richard Zeeman: Kurt adam, ortaokul öğretmeni, adaleli yakışıklı babyface.
Köpek gibi aşık Anita’ya (Güzel oldu lan bu benzetme). Hayır, onca taş gibi leoparhatunlar var, vampir hatunlar var, niyeyse Anita diye tutturdu öküz oğlu öküz. Bir de yavrum ilkeli ki sormayın gitsin . Bi fazilet, bi ahlak, efendime söyleyeyim bi namus. Kurt adam değil de sanki karşı köyün cami imamı. Safım evlenmeden Anita’yı çükemiyeceğine inanıp Anita’nın fazilet derslerine kanıp evlenme teklif ettiydi hatuna. Dişi kısmı böyle böyle koca buluyor demek ki . O yüzden evde kaldım sanırsam ben. Buradan duyurulur. Bundan sonra bende evlenmeden vermeyeceğim(Jean-Claude hariç) Anita’nın bunu boynuzlamasına en çok Balım Böceğim sevindi . Salak ama bu da. Anita’nın evlenmeden olmaz tırıvırıları bunun da işine geliyor. Neden mi? Yok sürünün başıymış, yok kimseyi öldüremezmiş, yok değişimini görmeden ve Anita bunu kabullenmeden çükemezmiş . Sen çükmezsen elalem kütür kütür çüker Richard Efendi. Gözünü aç biraz, git eski nişanlına sahip cık.Patini mi, elini mi koyarsın bilmiyorum artık.Ne diyeyim sana Richard ha? Ben senin içindeki canavara tüküreyim emi. Gitti lan gül gibi Jean-Clade’um.

Jean-Claude: Döne döne verilesi, vücudun her bir noktasından kan emdirilesi karizma tavan yapmış şehrin efendisi, ilah gibi vampir. Öndeki sivri dişlerine kurban olduğum, saçının buklelerine vurulduğum biricik Jean-Claude’um… Ne bok yemeye Anita’ya aşık oldu anladıysam Arap olayım. Bence manası yok yani.Jean Claude’un soğuk kanlı esprili, ince zekası neredee, ödlek güvercin Anita neredee? Anita bit kadar zekasıyla sürekli bunu aşağılıyor ölü diye. Ulan ölüyse her fırsatta ne adamın tepesine cıkıyorsun kaltak? Bak yine sinirim zıpladı. Hayır, Jean Claude’umun hoşuna giden hatunun kasıp kasıp uğraştıra uğraştıra vermesiyse aynını ben de yaparım yemin billa .Sorun değil yani. Hani biraz zorlarım falan kendimi tutmak için ama olsun . Ha hatunun farklı yetenekleri var felan diyorsan, bir şey diyemeyeceğim sana. Yani ölüleri çağıramıyorum diye beni es geçeceksen ayıp valla. Bak benim memelerim hem taş gibi hem de iri. Kan grubum da 0 RH(-). Bu çoğu insanda bulunur diyorsan, eh… Diğerleri süt verir oradan ama ben kan. Biliyor muydun?

5 yorum:

  1. Ki bazıları kan yerine kızılçık şerbetide verebiliyorlar... Kan veren cana saygı duymalıyım.Eline sağlık

    YanıtlaSil
  2. anita blake değil müjde ar sanki:)
    vampir falan işin hikayesi yani bildiğin türk filmi :D

    YanıtlaSil
  3. http://www.facebook.com/video/video.php?v=101573049854291&ref=mf

    YanıtlaSil
  4. mimledim seni...yazmak istersen eğer bi uğra

    YanıtlaSil
  5. bitti mi yazma işi Vera? olmuyor.

    YanıtlaSil